4 Ocak 2016 Pazartesi

Yeni yılda mutlu olmak için...

Koca bir sene daha bitti. Hayatınızda küçük büyük, olumlu olumsuz pek çok değişiklik yaşanmış olabilir. Yaşadıklarınızı bir kenara bırakın. Şimdi kendinizi yenileme zamanı geldi. Yeni yıla girerken ruhunuzu dinlendirin. Mutlu bir yaşam sürmek için sadece yeni yılda değil, ömür boyunca yapmanız ve yapmamanız gerekenlere dikkat edin. Acıbadem International Hastanesi Psikolog Ferahim Yeşilyurt’un yeni yıl önerilerine kulak verin.

Yarın için bugününüzü feda etmeyin
Yapılan en büyük hatalardan biri; elde edilenlerin bir gün kaybedebileceği veya düşüldüğünde bir daha ayağa kalkılamayacağı endişesine kapılmaktır. Pek çok kişi küçük bir sorunda bile pek çok felaket senaryosu üretiyor. Bu da, hem yanlış adımlar atıp endişelerinizin gerçekleşmesine yol açabiliyor, hem de elde ettiklerinizin keyfini çıkarmanızı önlüyor. Belirsiz bir yarın için bugünü feda etmeyin. Unutmayın ki hayat sürprizlerle dolu ve ürettiğiniz felaket senaryolarının çoğu da gerçekleşmiyor!

Yeteneklerinizi keşfetmeye çalışın
Maalesef pek çok kişi yeteneğinin farkında değil. Bu nedenle hayatını mutlu edecek şekilde çevre kuramıyor olabilir. Bunun yerine çoğunluk aileler, öğretmenler ya da yöneticilerin rehberliğinde hayatına devam ediyor. Sonuç; yetenekler depoda beklerken, monoton hayattan kurtulup, ‘mutlu’ olmanın formülünü yakalamak için çözüm psikologlarda aranıyor. Oysa hayatı güzelleştirmenin püf noktası aslında yetenekler doğrultusunda yaşamakta saklı! Dolayısıyla sizin de yapmanız gereken şey kendinize “Benim en iyi yaptığım şey nedir?” sorusunu yöneltmek.

‘Neden’ yerine, ‘nasıl’ diye sorun
Yılbaşına yaklaşırken hayatınıza bir an için dışarıdan bakma ve yaptıklarınızı sorgulama fırsatını yakalarsınız. Kendinize “Geçen yıl neredeydim?”, Şu an istediğim yerde miyim?” gibi sorular yöneltiyor, böylece geride bıraktığınız yılın muhasebesini yapmış oluyorsunuz. Bunu yaparken kendinizi acımasızca eleştirmek yerine, gelişmenize fayda sağlayacak eleştirilerde bulunun. Diyelim ki geçen yıl epeyce kilo aldınız ve bu durumdan hiç hoşnut değilsiniz. Kendinizi “Neden bu kadar kiloluyum?” diye eleştirmeyin, bunun yerine “Bu kilolarımdan nasıl kurtulabilirim?” diye sorun. İnsanların ilişkilerinizde sizi kullandığınızı düşünüyorsanız, “İnsanlar beni neden kullanıyorlar?” yerine, “İnsanlara kendimi kullandırmaktan nasıl kurtulurum?” sorusunu yöneltin. Çünkü “neden” sorusu sizi çözüme götürmez. Çözüme götüren soru; “nasıl” sorusudur.

Önce ‘siz’ önemlisiniz
“Önce ben” demek birçoğunuza ‘bencillik’ gibi gelebilir. Bu nedenle “Önce sevdiklerim” diyebilirsiniz. Çünkü önce sevdiğiniz insanlara sahip çıkmadığınızda, onlar için fedakarlıkta bulunmadığınızda kötü bir insan olacağınızı düşünüyorsunuz. Çocuğunuz, aileniz veya arkadaşlarınıza elbette yardımcı olmalısınız. Ancak unutmayın ki önce siz mutlu olamazsanız, başkalarını da mutlu edemezsiniz!

Kendinizi kutlayın!
Hayat sadece başarısızlıklardan, acılardan ve hastalıklardan oluşmuyor. Artık bardağın boş tarafına odaklanmayı bırakın ve dolu tarafını görmeye çalışın. Örneğin küçük çocuğunuzun yemek yememesi, hayatınızın en önemli sorunu olabilir ve size kendinizi mutsuz hissettirebilir ancak diğer taraftan sevinmeniz de gerekir. Çünkü öncelikli olarak bir çocuğa sahipsiniz ve onun sorunuyla boğuşabiliyorsunuz. Şimdi kendinizin ve başkalarının yaşamında ne kadar mucizeler yarattığınızı, hangi imkansızlıkları başardığınızı gözden geçirin. Kendinizi kutlayın ve “Birçok iyi iş başardın, seninle gurur duyuyorum” deyin.

Kaçan balıkları kovalamayın
Hepiniz hayatınız boyunca birçok fırsatla karşılaşırsınız. Bunların bazılarını görüp değerlendirebilirken, bazılarını çeşitli nedenlerden dolayı kaçırırsınız. Maddi ya da manevi yönde fayda sağlayacak fırsatlar için üzülmemek elbette mümkün değil. Ancak bazı kişiler, kaçırdıkları fırsatları yıllarca unutamıyor ve kendine sürekli kızmaya devam ediyor. Örneğin “O arsayı almış olsaydım şimdi onlarca evim olabilirdi” gibi… Ancak unutmayın ki sürekli kapanmış olan kapılara odaklanmanız, yeni açılan kapıları görmenize engel oluşturabiliyor.


Kalbiniz kırıldıysa bulmaca çözün
Araştırmalar beyninizin sağ tarafının duygusal fonksiyonları yerine getirdiğini, sol tarafının ise mantıksal ve doğrusal çalıştığını, dolayısıyla matematiksel işlemler, analiz, konuşma gibi konularda işlev gördüğünü ortaya koyuyor. Bu yüzden kalbinizin kırık olduğu, kendinizi duygusal olarak zayıf hissettiğiniz durumlarda beyninizin sol tarafını devreye sokup, rahatlamaya çalışın. Mesela bulmaca veya matematik problemi çözerek beyninizin sol tarafını çalıştırabilirsiniz. Böylece hem daha mantıklı düşünecek hem de sizi üzen düşüncelere yoğunlaşmaya fırsat bulamayacaksınız.


Koşmayın, adım atın
Hayatınızda bir süredir var olan ve çözmek istediğiniz problemleriniz varsa, onlarla başa çıkabilmek için koşmak yerine küçük adımlar atın. Bu sayede tek etapta çözülmesi çok güç görünen ve bu yüzden paniğe kapılmanıza yol açabilen sorunların çözümünün zaman alsa da aslında çok da zor olmadığını göreceksiniz.


Boş verin, gitsin
Bugüne kadar size haksızlık yaptığını düşündüğünüz için öfke duyduğunuz insanları bağışlayın ve unutun. Unutmayın ki öfke ve kin sizi içten içe kemiren en kötü ve negatif duygulardan biri.

Kendinizi başkasıyla kıyaslamayın
Kendinizi başka insanlarla kıyaslama huyunuz varsa, bundan hemen vazgeçin. Hiç kimse bir diğerinin eşi olamaz. Siz de kendinizi artılarınız ve eksilerinizle kabul etmelisiniz. Hem kıyasladığınız kişilerin yaşamları dışarıdan mükemmel görünebilir ama iç dünyaları aslında pek de tahmin edici olmayabilir.

Valizlerinizden kurtulun
Her insanın geçmişinde mutlu hatıralar olduğu gibi, canını sıkan, hatırlamak istemediği anılar da oluyor. Maalesef bazı kişiler hoşlanmadıkları ve hatırlamak istemedikleri olayları tıpkı eski valizler gibi hiç bırakmadan ömürleri boyunca taşıyor. Bunun sonucunda da mutsuzluk ve sıkıntılar peşlerini bırakmıyor. Oysa bu valizlere ihtiyacınız olmayabilir.

Kendinizle dalga geçin!
Siz eşsiz bir insansınız. Evrende başka benzeriniz yok ama yine de kendinizi çok fazla da ciddiye almayın. Çünkü siz de etten kemikten bir insansınız ve hatalar da yapabilirsiniz. Kendi hatalarınızla dalga da geçin ve mizahı kullanmaktan çekinmeyin.

Her şey ‘sevmekle’ başlar
Sevgi ve mutluluk paylaştıkça artar. Bu nedenle eşinize, arkadaşlarınıza, çocuklarınıza sık sık onları ne kadar sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin. Mutlu olmak için çevrenizdekilere daha sık teşekkür edin. Çünkü onların mutlu olduklarını gördükçe hem kendinizi iyi hissedersiniz, hem de ilişkinizi geliştirmiş olursunuz.

Anı yaşayın
Bir yanda geçmişle ilgili pişmanlıklar, diğer yandan da gelecekle ilgili endişeler sürekli kafanızı meşgul ederek şu anda yaşadığınız anın keyfini çıkarmanızı önlüyor. Oysa esas yaşadığımız zaman şimdiki zamandır. Geçmiş bitti, gelecek ise hiç yaşanmadı. Siz de bu günün tadını çıkarmaya çalışın. Gelecekte yaşayabileceğiniz olası hastalıkları düşünmek yerine “Şu anda sağlıklıyım” deyin.

İlacınız meditasyon olsun
Stres, depresyon, öfke sorunları, fobiler veya bağımlılıklar… Uzmanlar hayatınızın her evresinde, her an karşınıza çıkabilecek bu temel sorunlarla başa çıkabilecek en rahatlatıcı yöntemin meditasyon olduğunu söylüyor. Çünkü meditasyon, zihninizin ve ruhunuzun daha derinliklerine inerek duygusal farkındalık yaratıyor. Böylece duygularınızın sesini çok daha net duyabiliyor, neyi istediğinizi ve neyi istemediğimizi daha iyi anlayabiliyorsunuz. Üstelik araştırmalar, meditasyon yapanların yapmayanlara oranla yüzde 22 daha fazla yaşadığını ortaya koyuyor. Çünkü meditasyon bedeni dinlendirerek ruhsal ve bedensel dinlenmeye katkıda bulunuyor. Bu da bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve daha sağlıklı kilo kontrolü anlamına geliyor. Eğer yapmıyorsanız yeni yılda meditasyonu artık yaşamınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.
Alıntıdır
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LINKWITHIN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...